EN | TR

Pale Blue Dot 


484 Urban Garden Sanatçı Programı kapsamında ağırlanan Begüm Malkoçlar’ın ilk kişisel sergisi gerçekleşti.

Carl Sagan’ın aynı isimli kavramından ilham alan Soluk Mavi Nokta, sanatçının 484 Urban Garden Sanatçı Programı kapsamında, Ceren Erdem danışmanlığında dört aylık konaklama sürecinde ürettiği işlerden oluşuyor.

1990 yılında Voyager 1 uzay sondasının çektiği ünlü fotoğraf, Dünya’yı uçsuz bucaksız evrende soluk bir nokta olarak gösteriyordu. Sagan, bu görüntü aracılığıyla insan varoluşunun geçiciliğini, insanlığın ortak kaderini ve zaman ile mekâ-nın göreceli doğasını vurgulamıştı. Bu fikirleri temel alan eserler, insanın zaman ve mekân içindeki varlığını, geçmişle
kurduğu ilişkileri ve kolektif hafızaya açılan kapıları keşfediyor.


Malkoçlar’ın kağıtları kesip, iplikleri düğümleyip parçaları bir araya getirerek bütüncül yapılar oluşturduğu sanat prati-ği, bir dönüşüm sürecini hikâyeleştiriyor. Her yapıt, hayatın akışını, doğanın engellenemez hareketini, maddeler arası
görünmez bağları, tesadüfleri ve zamanın birbirine doladığı arkaik öyküleri gözlemleme fikriyle şekilleniyor. Renklerin,dokuların ve materyallerin rastlantısal ama bilinçli bir şekilde bir araya geldiği kompozisyonlar, yaşamın katmanlarını,kırılganlığını ve biricikliğini hissettirmeyi amaçlıyor. Soluk mavi gezegenimizin hasbelkader şekillenmiş, düzensiz ancaksağlam yapısını yeniden kurgulamayı amaçlayan Malkoçlar, insanı ve onun karmaşık ağlar içindeki yerini, maddeninhikâyesini araştırarak keşfetmeyi hedefliyor ve kolektif hafızanın arşivine yeni bir kanal açmayı amaçlıyor.
Parça ve bütün ilişkisini soyut bir süreç olarak ele alan sanatçı, varlığın gizemini malzeme üzerinden incelemeye yöne-liyor. İşlerinde sıkça karşılaşılan zıtlıklar, renk ve şekiller, katmanlar halinde üst üste biniyor; her kolaj, aynı anda hem
sade hem karmaşık, hem kırılgan hem güçlü bir yapıyla kendi içinde bir denge kurmayı amaçlıyor.
Soluk Mavi Nokta, insanın geçmişiyle tarihsel ve biyolojik kökleriyle kurduğu bağları incelerken, benliği oluşturan unsur-ları ayrıştırılarak maddesel ve fiziksel varoluşu irdeliyor. Yaşamın ve doğanın sunduğu görünmez bağların izini sürmeye,
en sıradan nesnelerdeki katmanları keşfetmeye ve bu hikâyenin katılımcısı olmaya bir davet niteliği taşıyor.





©2023, (484). All rights reserved.

(484) Hakkında





Büyükdere35 Hakkında




Ceren Erdem, Mentor




(484) tiyatro, film ve özgün içerik üreten yaratıcı bir prodüksiyon şirketidir. (484), sanat, kültür ve araştırma alanlarındaki bireylere açık bir alan sunarak, ortak etkileşimler yoluyla aralarındaki fikir alışverişini kolaylaştırıyor.


2017 yılında kurulan Büyükdere35, farklı disiplinlerden çağdaş sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapıyor, galeri mekânını kullanarak çeşitli sanat konularında atölye çalışmaları ve seminerler düzenliyor.



New York, İstanbul, Roma, Münih, Seul, Münih, Seul ve çeşitli çevrimiçi platformlarda sergiler ve yayınlar üzerinde çalıştı. Küratörlüğünü yaptığı son sergilerden bazıları şunlardır: “Basting, Limb, Ilizarov” Depo, İstanbul, 2023; ‘Everything Else is Distant’ 2021, ‘Ad Infinitum’ 2019, ‘Mirror’ 2017, Dirimart, İstanbul; Unlike Grayscale, Pasinger Fabrik, Münih, 2016; İstanbul. “Passion, Joy, Fury, Fondazione” MAXXI, Roma, 2015. Columbia Üniversitesi Modern Sanat: Critical and Curatorial Studies (2012) ve Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar - Görsel İletişim Tasarımı (2004).


Eserler 









Begüm Malkoçlar 





Merhaba!
Ben Begüm Malkoçlar. Multidisipliner bir sanatçı ve üreticiyim. Eserlerimde farklı materyalleri birleştirerek şahit olmadığım bir geçmişi düşlemeyi ve yeniden kurgulamayı hedefliyorum. Tarihsel anlatıyı yeniden yorumlayarak, evrenle ilgili ve bireyin bu evrendeki yeriyle ilgili düşünüyor, bu ilişkiyi kurmaya, anlamaya, anlatmaya çalışıyorum. Bu sebeple işlerimde sıklıkla bir üretim yöntemi olarak parça bütün ilişkisini kullanıyorum ve adım adım ilerleyerek kendi kendini ören bir anlatı kuruyorum.  Eserlerimi farklı materyallerle birleştirirerek, farklı dokular ve teknikleri bir araya getirerek katmanlandırmayı seviyorum. Bu anlamda dijital/analog film, nakış, illüstrasyon, kolaj ve yazı yazmak sıklıkla kullandığım teknikler arasında. Dünyayı ve yaşamı anlamanın farklı yollarını keşfederek, bunu hikayeleştirmek ve bizi biz yapan en nadide tesadüflere bakıp bu gizemli sürecin zamanla örülüşüne tanıklık etmek yaratım sürecimin temelini oluşturuyor. Belki de bu yüzden, hayatla daha kuvvetli bir ilişki kurmak için böyle bir yol tercih ediyorum, üretmeyi seçiyorum, dünyanın sesini duymaya çalışıp, kendi sesimle anlatıyorum.